Vehbi Koç Vakfı Ansiklopedisi size en iyi hizmeti sunabilmek için çerez kullanmakta. Onaylamanız durumunda çerez kullanımını kabul etmiş olacaksınız. Çerez kullanımı ile ilgili detaylı bilgi için tıklayın.

Sadberk Hanım Müzesi

Sadberk Hanım Müzesi, tam adı VEHBİ KOÇ VAKFI SADBERK HANIM MÜZESİ, 14 Ekim 1980 tarihinde İstanbul’da, Vehbi Koç’un eşi Sadberk Koç’un anısına, onun kişisel koleksiyonunu sergilemek üzere, Sarıyer-Büyükdere’de Azaryan Yalısı olarak adlandırılan yapıda açılmış, Türkiye’nin ilk özel müzesi. 1974 yılında Vehbi Koç Vakfı (VKV) bünyesinde oluşturulan fonla kurulmuştur.

19. yüzyıl sonlarında inşa edilmiş olan Azaryan Yalısı, 1950 yılında Vehbi Koç tarafından satın alındı ve müzeye dönüştürülmek üzere VKV’ye bağışlandığı 1977’ye kadar Koç Ailesi’nin yazlığı olarak kullanıldı. Yalı binası, 1978-80 arasında, Sedad Hakkı Eldem’in hazırladığı restorasyon projesinin uygulanmasıyla müzeye dönüştürüldü.

Sadberk Koç’un kişisel koleksiyonunda yer alan geleneksel kıyafet, işleme, tuğralı gümüş ve porselen gibi eserlerden oluşan müze koleksiyonu zaman içinde hibe ve satın alma yoluyla giderek zenginleşti. Türkiye’nin büyük koleksiyonerlerinden Hüseyin Kocabaş’ın ölümünden sonra, koleksiyonu 1983’te Sadberk Hanım Müzesi koleksiyonuna katıldı. Hüseyin Kocabaş Koleksiyonu’nda yer alan arkeolojik eserlerin sergilenebilmesi için var olan binanın hemen yanındaki 20. yüzyıl başlarında inşa edildiği sanılan yalı da satın alındı ve ön cephesi aslına uygun olarak restore edildi. Bu yalı, 24 Ekim 1988 tarihinde ek müze binası olarak hizmete açıldı. Binaya, müzenin kuruluşunda ve gelişmesinde büyük emeği olan ve müzenin İcra Komitesi başkanlığını yürüten Sevgi Gönül’ün adı verildi. Bu yapının “aslına uygun olarak restore edilip yenilenmesi ve arkeolojik eserler müzesi olarak açılması” nedeniyle Sadberk Hanım Müzesi 1988 yılında Europa Nostra tarafından mansiyona layık görüldü (bkz. Europa Nostra Ödülleri).

Müze kuruluşunda Sadberk Koç’un koleksiyonunu oluşturan yaklaşık 3.500 esere sahipken bugün 19 bini aşkın eseri barındırmaktadır. Müzenin en önemli özelliklerinden biri, koleksiyonunu zenginleştirmek için sürekli çaba göstermesidir. MÖ 6. binyıldan Bizans dönemi sonuna kadar Anadolu’da yaşayan uygarlıkların maddi kültür kalıntılarını yansıtan arkeolojik eserler Sevgi Gönül Binası’nda, Osmanlı ağırlıklı İslam eserleri, Osmanlılar için yapılmış Avrupa, Uzak ve Yakın Doğu eserleri ile Osmanlı dönemi dokumaları, kıyafetleri ve işlemeleri Azaryan Yalısı’nda sergilenmektedir. Müze koleksiyonu, hibelerle, yurtiçi ve yurtdışından satın alınan eserlerle hızla büyümeye devam etmektedir.

Sadberk Hanım Müzesi, arkeoloji ve Erken İslam, Selçuklu, Eyyubi, Memluk, Timurlu ve Safevi dönemlerine ait eserlerin yanında Osmanlı sanatının en seçkin örneklerini toplayarak ve gerekli koruma koşullarını sağlayarak bünyesindeki kültürel mirası gelecek kuşaklara aktarmayı hedeflemektedir.

Sadberk Hanım Müzesi, özellikle 15.-17. yüzyıl İznik çini ve seramikleri, Osmanlı dönemi kadın kıyafetleri ile işleme koleksiyonu açısından dünyada hatırı sayılır bir yer edinmiştir. 18. ve 19. yüzyıl Osmanlı dönemi kadın kostümleri konusunda en zengin koleksiyon Sadberk Hanım Müzesi’nde bulunmaktadır. Zenginleştirilmeye devam eden koleksiyonda kadın kıyafetleri dışındaki diğer tekstil türü eserler arasında, 16.-20. yüzyıl Osmanlı dönemi işlemeleri, pabuçlar, çantalar, şapkalar, yelpazeler gibi tamamlayıcı eşyalar da yer almaktadır. İznik çini ve seramik koleksiyonunu zenginleştirmek için de yurt içindeki ve dışındaki müzayedelerden eser alımına devam edilmektedir.

Müzede ayrıca, Osmanlı dönemine ait gümüş, tombak, pirinç ve mineli eserler, Çin seladon ve porselenleri, Kütahya çini ve seramikleri, Çanakkale seramikleri, Avrupa porselenleri, Beykoz camları, hat ve tezhip sanatı örnekleri de sergilenmektedir.

2017 yılında, George Washington Üniversitesi Tekstil Müzesi’yle yapılan bir protokolle Murat Megalli koleksiyonuna ait, 18. yüzyıl ile 20. yüzyıl başı arasında üretilmiş 69 adet Anadolu kilim ve dokuma örneği Sadberk Hanım Müzesi koleksiyonuna katılmıştır.

Müze, daimi sergilemenin yanı sıra düzenlediği temalı geçici sergiler, bilimsel yayınlar ve eğitim programları aracılığıyla toplumun her kesimiyle bütünleşmeyi amaçlamakta, çağdaş müzecilik anlayışı içerisinde toplumun sanatsal ve bilimsel gelişimine katkıda bulunan, insanların bilgilenirken keyif almalarını da sağlayan bir eğitim ve kültür kurumu olarak hizmet vermektedir. Ayrıca bilimsel araştırmaya olanak tanımakta, yurtiçi ve yurtdışı pek çok sergiye ödünç eser verme yoluyla Türkiye’nin tanıtımına yardımcı olmaktadır.

Sadberk Hanım Müzesi İhtisas Kütüphanesi yaklaşık 8.700 adet basılı ve 640 adet yazma eserle Türkiye’deki özel ihtisas kütüphaneleri arasında önemli bir yere sahiptir. Kütüphane koleksiyonu içindeki yıllıklar, özellikle nadir eser niteliğindeki sâlnâmeler ayrı bir önem taşımaktadır. Müzenin laboratuvarında müze koleksiyonuna ait eserlerin restorasyon ve konservasyon çalışmaları yapılmaktadır.

Müzede ayrıca 8 yaş ve üzeri çocuklara yönelik “Haydi Müzeye! Keşfet, Öğren, Eğlen” başlıklı bir eğitim projesi yürütülmektedir. Proje kapsamında üç kitaptan oluşan bir eğitim paketi de hazırlanmıştır. Bu kitaplardan Sanat Tarihi ve Arkeoloji başlıklı iki etkinlik kitabı, Türkiye’nin doğal ve kültürel mirasının zenginliğini genç kuşaklara tanıtmayı ve koruma bilinci aşılamayı amaçlamaktadır. Müzedeki eserlerle bağlantılı olarak hazırlanan ve müzede aktif öğrenmeyi destekleyecek şekilde tasarlanan üçüncü kitapta ise öğretmenlere müzelerde eğitim ve müze koleksiyonu üzerine bilgiler sunulmaktadır. 2016 ilkbaharından itibaren, müzede eğitim çalışmalarını okul grupları dışına taşımak ve daha fazla çocuğa erişebilmek amacıyla her ayın son cumartesi günü rezervasyonla eğitim etkinlikleri düzenlenmeye başlamıştır. Müzenin çocuklara yönelik eğitim faaliyetlerine 2017 yılında 7.500’ün üzerinde öğrenci katılmıştır.

Hülya Bilgi, 2007 yılından beri müze müdürü olarak görev yapmaktadır.
 
Sadberk Hanım Müzesi Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM) üyesidir.
 
Müzenin Haliç Taşkızak Tersanesi bölgesindeki yeni yerleşkesine taşınma hazırlıkları sürmektedir.

Sadberk Hanım Müzesi sergileri*
Gönülden Bir Tutku, Sevgi Gönül Hat Koleksiyonu (26 Mayıs-25 Temmuz 2004)
Asırlar Sonra Bir Arada, Sadberk Hanım Müzesi’nin Yurtdışından Türkiye’ye Kazandırdığı Eserler (4 Aralık 2005-28 Şubat 2006)
Parıldayan Hatıralar, Sevgi Gönül Koleksiyonlarından Osmanlı İstanbuluna Ait Kilise Gümüşleri (15 Nisan-2 Temmuz 2006)
Tarihöncesi İnsan Resimleri (4-26 Kasım 2006)
Kırım Savaşı’nın 150. Yılı (9 Aralık 2006-25 Şubat 2007)
Çatma ve Kemha, Osmanlı İpekli Dokumaları (15 Nisan-10 Haziran 2007)
Eski Çağ’da İçki ve Sunu Kapları (8 Aralık 2007-30 Mart 2008)
Meşrutiyet’in İlanının 100. Yılı (20 Haziran-27 Temmuz 2008)
Sarayın Terzisi: M. Palma-D. Lena-P. Parma (27 Kasım 2008-11 Ocak 2009)
Ateşin Oyunu, Sadberk Hanım Müzesi ve Ömer M. Koç Koleksiyonlarından İznik Çini ve Seramikleri (12 Nisan-11 Ekim 2009)
Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminden Kadın Giysileri, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu (7 Mayıs-28 Aralık 2010)
Hanedan ve Kamera, Osmanlı Sarayından Portreler (8 Ocak-29 Mayıs 2011)
Kilden Suretler, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonundan Antik Çağ Terrakotta Figürinleri (18 Kasım 2011-20 Mayıs 2012)
El Emeği Göz Nuru, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonundan Osmanlı İşlemeleri (7 Aralık 2012-4 Ağustos 2013)
Kadim Çağlardan İzler, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu (6 Aralık 2013-25 Mayıs 2014)
Pabuç, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu’ndan (27 Kasım 2014-31 Mayıs 2015)
Cevher, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu’ndan Mineli ve Murassa Eserler (3 Aralık 2015-31 Mayıs 2016)
Gümüşten Suretler, Ömer M. Koç Koleksiyonundan Erken Dönem Fotoğraflar: 1843-60 (25 Mayıs-31 Ekim 2017)
Kütahya, Sadberk Hanım Müzesi Kütahya Çini ve Seramik Koleksiyonu (8 Mart 2018-25 Kasım 2018)
 
* Bütün sergilerin katalogları yayımlanmıştır.
Müze yayınları
Altun, Ara vö, Türk Çini ve Seramikleri/Turkish Tiles and Ceramics, 1991
Anlağan, Çetin ve Bilgi, Önder, Protohistorik Çağ Silahları/Weapons of the Protohistoric Age, 1989
Anlağan, Çetin vö, Sadberk Hanım Müzesi/Sadberk Hanım Museum, 1995
Anlağan, Tanju, Sadberk Hanım Müzesi Kalıplı Kaseler ve Kabartmalı Kaplar/Sadberk Hanım Museum Moldmade Bowls and Related Wares, 2000
Bakar, İsmail, Sadberk Hanım Müzesi Yazma Eserler Kataloğu Hüseyin Kocabaş Koleksiyonu, 1997
Bakar, İsmail, Sadberk Hanım Müzesi Kütüphanesi Yıllıklar Sâlnâmeler, Nevsâller ve Takvîmler, 2008
Carswell, John, Çin Seramikleri: Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu/Chinese Ceramics in The Sadberk Hanım Museum, 1995
Çağman, Filiz, Kat'ı-Cut Paper Works and Artists in the Ottoman World, 2016
Donbaz, Veysel, Sadberk Hanım Müzesi’nde Bulunan Çiviyazılı Tabletler/Cuneiform Texts in The Sadberk Hanım Museum, 1999
Hart, Kimberly (ed.), Giving Back the Colours: Josephine Powell Collection, 2007
Hart, Kimberly (ed.), Kilim Örnekleri/Examples from Kilims, Josephine Powell Collection, 2007
Öztuncay, Bahattin vö, İkinci Meşrutiyetin İlanının 100’üncü Yılı/100th Anniversary of the Restoration of the Constitution, 2008
Tekin, Oğuz, Sivas Definesi: VI. Mithradates Dönemi Pontos ve Paphlagonia Kentlerinin Bronz Sikkeleri/The Sivas Hoard: Bronze Coins of Pontos and Paphlagonia from the Reign of Mithradates VI, 1999
Tekin, Oğuz, Sadberk Hanım Müzesi Antik Sikkeler Kataloğu/Catalogue of the Ancient Coins in the Sadberk Hanım Museum, 2003
Tezcan, Hülya, 19. Yüzyıl Sonuna Ait Bir Terzi Defteri/A Late 19th Century Tailor’s Order Book, 1992
Üçok, Ayşe, Geçmişe Bir Yolculuk, 2004
 
* Ayrıca, 1995-2004 yılları arasında Palmet başlığı altında beş kez Sadberk Hanım Müzesi Yıllığı yayımlanmıştır.
Vehbi Koç’un anlatımıyla Sadberk Hanım Müzesi
Eşim Sadberk Koç, yaptığım sosyal hizmetleri ve kurduğum tesisleri hep memnunlukla karşılamıştır, bu yolda beni teşvik etmiştir. “Bunlar, sen öldükten sonra da yaşayacak, hayırla yad edilmeni sağlayacak” derdi. Amansız bir hastalığa yakalanıp ölüm düşüncesi kafasında yer etmeye başlayınca, sık sık “unutulup gitmek” korkusundan söz eder oldu. Bir gün bana şunları söyledi: “Unutulmak istemiyorum. Hayatım boyunca emek verip topladığım, bir araya getirdiğim eski eserlerin, benim adımı taşıyan bir müzede halka teşhir edilmesini arzu ediyorum. Bu mevzuda bana yardım et.”

Sadberk Koç’u kaybettikten sonra, çocuklarımla beraber bu arzusu üzerinde uzun uzun düşündük. Sarıyer’de mülkiyeti bana ait olan ve Azaryan Yalısı olarak bilinen eski tarz bir bina vardı. 1900’lerin başında yapılmış. Osmanlı-Batı karışımı dört katlı bu yapıyı mütehassıslar tetkik ettiler ve müze olmaya elverişli buldular. Binanın kullanılmaya müsait 1200 metrekare alanı vardı. Restore edildi ve gerekli değişiklikler yapıldı. Ahşap karakteri muhafaza edilerek, gelişmiş yangın önleme sistemleriyle donatıldı. Bu hazırlıklar dört yıl kadar sürdü. Nihayet, 14 Ekim 1980 tarihinde, devrin Kültür Bakanı Cihat Baban tarafından Sadberk Hanım Müzesi hizmete açıldı. Eşimin vasiyetini yerine getirmek beni rahatlatmıştı.
  Müzenin meydana gelişinde ortanca kızım Sevgi Gönül büyük bir istekle çalıştı ve işi omuzlarına aldı... Aradan geçen 6-7 yıl zarfında Sadberk Hanım Müzesi adamakıllı gelişti ve değişti. 1983 yılında Hüseyin Kocabaş Koleksiyonu’nun satın alınmasıyla Müze, Anadolu kültürünün 9 bin yıllık eserleriyle zenginleşti. Sadberk Hanım Müzesi, daha şimdiden İstanbul’un ve Türkiye’nin önemli bir kültür ve sanat merkezi haline gelmiştir. Ülkenin bu ilk halka açık özel müzesinin oda ve salonlarında bugün, gümüş eşya, mücevher ve süs takıları, Türk işleme sanatının 16-18. yüzyıl örnekleri; aynı yüzyıllara ait Kütahya, İznik çinileri; Türk giysileri; neolitik devirden başlayarak eski tunç çağı, Hitit, Frig, Yunan, Helenistik, Roma, Selçuklu, Bizans, Osmanlı eserleri teşhir edilmektedir. Müze, aynı zamanda, sergi, konser, konferans, seminer, anma törenleri gibi kültürel faaliyetlere de sahne olmaktadır. Ayrıca yurtdışı sergilere ve kültürel faaliyetlere de iştirak ediliyor. Kısa süre içinde teşhir alanlarının genişletilmesi ihtiyacı doğunca, yandaki bina da satın alındı ve ilave inşaata geçen yıl başlandı.
  Bütün bunlardan, eşim Sadberk Koç’un ruhunun huzur duyduğunu düşünüyorum. Sadberk Hanım’ın adı ile yaşayacak bu müze ilerde daha da zenginleşecektir ve benimle karımın ortak duygularımızı geleceğe aksettirecektir. Bize dünyada ve ahirette huzur kazandıran tek şey, sahip olduklarımızı bizden sonraki nesillerin faydasına vermiş olmamızdır.
Vehbi Koç, Hatıralarım Görüşlerim Öğütlerim, Vehbi Koç Vakfı Yayınları, İstanbul, 1987, s. 159-60
Suna Kıraç’tan Sadberk Hanım Müzesi’nin öyküsü
 
Sadberk Hanım için tesadüfi olarak başlayan Türk-Osmanlı eserlerini toplama merakı zaman içinde bir koleksiyoncu titizliği ve seçiciliğine dönüşmüştü. Sık sık Kapalıçarşı’ya uğruyor, yeni gelen eserleri doğrudan takip ediyordu. Esnaf da Sadberk Hanım’ı tanıyor ve ağırlıyordu. Yıllar içinde bu merakın giderek uzmanlığa dönüşmesiyle Sadberk Hanım kolay kandırılamayan, tuzağa düşmeyen bir koleksiyonere dönüşmüştü. Zira sadece yeni sanat eserlerini değil, rayiç fiyatları da biliyordu. Bu Kapalıçarşı “seferlerine” kimi zaman çocuklarını da götürüyordu. Suna Kıraç bu hummalı alışveriş ve pazarlıklar sırasında sıkıntıdan patladıklarını hatırlıyordu. Ancak aradan yıllar geçtikten sonra bu defa “Meğer göz aşinalığı dört çocuğa annemden geçmiş. Hepimiz koleksiyoner olduk. Annem müze hayaliyle bizlere bir çöp vermedi” diye yazacaktı.

  Sadberk Hanım dev bir koleksiyona kavuşmuştu. Edindiği sanat eserleri evin ikinci katında bavullarda korunuyordu. Sadberk Hanım ise bu tarihi mirası Türk halkıyla paylaşmanın düşünü kuruyordu. Ancak eşi Vehbi Koç’a bir müze kurulması fikrini açmaktan çekiniyordu. Zira bir defasında konuyu kendisi gibi koleksiyon meraklısı arkadaşı yazar Nezihe Araz’la birlikte Vehbi beye açtıklarında, “ne yapacaksınız müze açmayı, hayır işleyecekseniz ya hastane açın ya da mektep” yanıtını almıştı. O yıl Koç Vakfı’nın kuruluşu için gerekli izinleri alan Vehbi Koç için öncelik, hayır faaliyetleri için yapılacak yatırımlardaydı. Sadberk Hanım’ın -geliri kendisine kişisel harcama yapması için tahsis edilen- Koçtaş arazisinin kira gelirlerinden elde ettiği maddi olanakları ise böylesi bir müzenin kurulması için yeterli değildi. Ailenin mutfak ve benzeri masraflarının karşılanması için Holding’den gönderilen para ise harcamaları ancak karşılıyordu, Sadberk Hanım ise kendi kişisel gelirini tarihi eserleri toplamak için kullanmıştı.

  Oysa müze kurma hayali Sadberk Hanım için bir tutkuya dönüşmüştü. Henüz 1967 yılının Ocak ayında geçirdiği bir rahatsızlık sonrasında hazırladığı “vasiyetnamesinde” kızlarına kendi hesabından birer milyon lira verilmesini, (Suna'ya çeyiz için 100 bin lira fazla verin notunu da düşmüştü) isterken en değer verdiği mücevherini “müzeme koyun” diye ayırmıştı. Ölümünden altı yıl önce hazırlanan bu “vasiyetnamede” Sadberk Hanım kendi adına bir müze açılamayacağı fikrine inanmış olsa gerek ki “topladığı birkaç şeyin” Ankara ya da İstanbul’daki bir müzenin yanına yapılacak ek bir pavyon ile sergilenmesini ve bu pavyona kendi adının konulmasını istemişti. Sadberk Hanım eşi Vehbi Koç’a ise “beni unutmamanı dilerim” vasiyetinde bulunmuştu.
  Aradan 6 yıl geçtikten sonra Sadberk Hanım’a kanser teşhisi konulduğunda bir kez daha vasiyetnamesini kaleme alacaktı. “Hayatım, kocam” diye hitap ettiği eşine bu defa, “Elli senelik hayatımız sona erebilir. Allah senden ve evlatlarımdan razı olsun. Çok mesut ol. Çocuklara gelince; bugünün en iyi çocukları. Onlara benim hatırım için kusurlarına bakma. Ben analık hakkımı helal ediyorum” diyecek ve müze ile ilgili şu vasiyette bulunacaktı: “Müzemi yapın. Koç Holding’e kalsın.” Sadberk Hanım Atina'da Antonis Benakis tarafından kurulan Benakis Müzesi’ne gezmiş ve hayran kalmıştı. Adının, emeklerinin ve eserlerin böylesi bir müzede yaşatılması ne güzel olurdu!

  Sadberk Hanım’ın vefatından sonra Vehbi Koç bu vasiyeti yerine getirmek için harekete geçti. Ne gariptir ki mevzuat böylesi bir düzenleme yapılması için yeterli değildi. Ailenin girişimleriyle özel şahısların da müze kurmasına olanak sağlayan kanun kabul edildi. Sadberk Hanım vasiyetiyle Türkiye’de müzeciliğin makûs talihini kırıyor ve yepyeni bir sürecin önünü açıyordu.

  Sadberk Hanım Müzesi, geçmişte Azaryan Yalısı olarak bilinen ve ailenin yazlık olarak kullandığı yerde açıldı. 19. yüzyıl sonlarında inşa edildiği kabul edilen, üç tam bir çatı katından oluşan ve üslup olarak Avrupa halk geleneksel mimarisi örnek alınarak yapılmış olan bu yapıda başlayan ve Prof. Dr. Sedad Hakkı Eldem tarafından gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları sonrasında müze Sadberk Hanım’ın ölümünden tam 7 yıl sonra, 14 Ekim 1980’de faaliyete geçti.

  Sadberk Hanım’ın düşü gerçekleşmişti. Sonraki yıllarda Koç Ailesi müzeye adeta tutkuyla bağlandı. 1983’de Koç Vakfı tarafından satın alınan Kocabaş Koleksiyonu’nun sergilenmesi için müzeye ek bir bina daha yapıldı ve “Sevgi Gönül Binası” olarak anıldı. Aslında Sevgi Gönül bu katkısıyla babası Vehbi Koç’un tıpkı annesi gibi “erken vasiyetlerinden” birini gerçekleştirmiş oluyordu. Bu bina ve yapılan düzenleme 1988’de Europa Nostra ödülünü alacaktı.
Suna Kıraç, Ömrümden Uzun İdeallerim Var, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Yayınları, İstanbul, 2006, s. 222-26
Abadan Unat, Nermin

2012 yılında eğitim alanında verilen Vehbi Koç Ödülü’nü alan siyaset bilimci.

İNCELE